8. YARGI PAKETİ İLE CEZA VE İNFAZ HUKUKUNDAKİ DEĞİŞİKLİKLER
16.02.2024 tarihinde TBMM başkanlığına sunulan 42 maddelik Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile son dönemde adını çokça duyduğumuz 8. Yargı Paketi taslağında ceza ve infaz hukukuna dair bazı konu başlıkları ele alınmıştır.
Tazminat İstemine İlişkin Değişiklikler
Madde 12- Maddeyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 inci maddesinde değişiklik yapmak suretiyle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin kapsamı genişletilmektedir.
Yakalama ve tutuklamaya ek olarak “adli kontrol” işlemlerine karşı da başvuru imkanlarından yararlandırılmamanın, tazminat istemine konu edilebileceği öngörülmüştür. Bu maddeye eklenmesi düşünülen fıkrayla; konutunu terk etmemek veya uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak ve bunları kabul etmek şeklindeki adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlarına karar verilen kişilerin, tazminat isteminde bulunabilmeleri öngörülmüştür.
HAGB Kararı Hakkında Değişiklik
Madde 15- Maddeyle, 5271 sayılı Kanunun 231 inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
... Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanık hakkında yapılan yargılama sonunda iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına hükmedilmesi gerekmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olabilecek hüküm, sadece mahkûmiyet hükmüdür. Dolayısıyla, mahkemece ancak mahkûmiyet hükmü tesis edildiği takdirde, koşulların varlığı halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir. Bu nedenle, hükmün tesisine ilişkin usul kuralları titizlikle uygulanmalı ve 230, 231 ve 232 nci maddelere uygun olarak hüküm kurulmalıdır...
.... Buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarıyla birlikte verilen müsadere kararları, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesiyle birlikte yerine getirilecektir...
... Maddenin altıncı fıkrasında yapılan düzenlemeyle, sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğine ilişkin hüküm yürürlükten kaldırılmaktadır. Maddenin onikinci fıkrasıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı istinaf yoluna başvurulabileceği kabul edilmektedir. Böylelikle, "lekelenmeme hakkı" başta olmak üzere sanığın lehine bir kurum olma özelliğine sahip bu kurumun uygulanabilirliğinin takdiri tamamen mahkemeye bırakılmaktadır...
... Düzenlemeyle, istinaf incelemesi akabinde bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararlar hakkında 286 ncı madde hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmektedir. Buna göre, bölge adliye mahkemesi tarafından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlan bakımından temyiz edilebilirlik değerlendirmesi 286 ncı madde uyarınca yapılacaktır. Temyiz edilemez nitelikteki hükümlere ilişkin verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları temyiz edilemeyecek, temyiz edilebilir nitelikteki hükümlere ilişkin verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları ise ilgililer tarafından temyiz edilebilecektir...
İnfaz Hakimliğine İtiraz Süresinde Değişiklik
Madde 37/2- 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanununun 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren yedi gün içinde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Kanunlarda infaz hâkiminin onayına tabi olduğu belirtilen hususlarda da bu hüküm uygulanır...’’
Adli Para Cezasında Miktar Değişikliği
Madde 37/3- 5237 sayılı Kanunun;
a) 63üncü maddesinde yer alan "yüz" ibaresi "beşyüz" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır...’’
b) 75 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "otuz" ibaresi "yüz" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili;
a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,
b) Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için otuz Türk Lirası üzerinden bulunacak miktarı...’’
Madde 37/4- 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "alt sınırı dörtyüzellimilyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası" ibaresi "alt sınırı ikibinbeşyüz, üst sınırı beşyüzbin Türk Lirası" ve üçüncü fıkrasında yer alan "yüzmilyon" ibaresi "beşyüz" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...(2) Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, (…)4 alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzellimilyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispî nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz.
(3) (Ek fıkra: 11/5/2005 – 5349/1 md.) Ağır para cezasından dönüştürülen adlî para cezasının ödenmemesi halinde, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesi hükümlerine göre hapis süresinin belirlenmesinde bir gün karşılığı olarak yüzmilyon Türk Lirası esas alınır...’’
Sürelerdeki Değişiklikler
Madde 37/5 5271 sayılı Kanunun;
a) 41 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak olan mahkemeye verilir...’’
b) 173 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "onbeş gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir...’’
c) 251 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "on beş gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame; sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir. Ayrıca, toplanması gereken belgeler, ilgili kurum ve kuruluşlardan talep edilir...’’
ç) 268 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır...’’
d) 272 nci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan "üçbin" ibaresi "onbeşbin" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,...
...Karşı istinaf yoluna başvurulamaz. (Ek cümle:14/4/2020-7242/17 md.) Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz...’’
e) 276 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’... İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer, ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesini isteyebilirler. Bu takdirde dosya bölge adliye mahkemesine gönderilir. Ancak, bu nedenle hükmün infazı ertelenemez...’’
f) 277 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’... 276 ncı maddeye göre hükmü veren mahkemece reddedilmeyen istinaf dilekçesi veya beyana ilişkin tutanağın bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilir...’’
g) 296 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde Yargıtaydan bu hususta bir karar vermesini isteyebilir. Bu takdirde dosya Yargıtaya gönderilir. Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazı ertelenemez...’’
ğ) 297 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" ve üçüncü fıkrasında yer alan "bir hafta" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...(1) 296 ncı maddeye göre hükmü veren bölge adliye mahkemesince reddedilmeyen temyiz istemine ilişkin dilekçesinin bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilir.
(3) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi hâlinde sanık veya müdafii ile katılan veya vekillerine ilgili dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde yazılı olarak cevap verebilir...’’
h) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "otuz gün" ibaresi "bir ay" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re'sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz...’’
ı) 308/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan "otuz gün" ibaresi "bir ay" ve "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir.
... Tebligat, ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur. İlgililer, tebliğden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevap verebilir...’’
i) 319 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur...’’
j) 320 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "yedi günlük" ibaresi "iki haftalık" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir...’’
Kabahatler Kanunu’ndaki Değişiklikler
Madde 37/8- 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun;
a) 28 inci maddesinin onuncu fıkrasında yer alan "Üçbin" ibaresi "Onbeşbin" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Üçbin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir...’’
b) 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yedi gün" ibaresi "iki hafta" şeklinde değiştirilmiştir.
‘’...Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır...’’
Stj. Av. E. Barkın SOLHAN & Av. Selçuk ENER
Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!