ÇOCUĞUN VELAYETİNİN BIRAKILDIĞI EŞ ÖLDÜĞÜNDE VELAYET HAKKI İÇİN MAHKEMEDEN YENİ KARAR ALINMASI GEREKİR


Yazar: Stj. Av. Gaye Amiklioğlu & Av. Selçuk Ener
31.12.2024 10:42:31
ÇOCUĞUN VELAYETİNİN BIRAKILDIĞI EŞ ÖLDÜĞÜNDE VELAYET HAKKI İÇİN MAHKEMEDEN YENİ KARAR ALINMASI GEREKİR

ÇOCUĞUN VELAYETİNİN BIRAKILDIĞI EŞ ÖLDÜĞÜNDE VELAYET HAKKI İÇİN MAHKEMEDEN YENİ KARAR ALINMASI GEREKİR

Velayet hakkı, bir çocuğun bakım, eğitim, sağlık ve genel olarak hayatıyla ilgili kararları alma yetkisini ifade eder. Bu hak, genellikle çocuğun anne ve babasına aittir ve çocuğun üstün yararına uygun şekilde kullanılmalıdır. Velayet hakkı, çocuğun fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimini koruma ve destekleme sorumluluğunu da beraberinde getirir. Şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu için başkasına devredilmesi mümkün değildir. Velayet hakkı 4721 sayılı TMK’nın 335’inci maddesinde; “Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz.” Şeklinde düzenlenmiştir.  İlgili kanun maddesi uyarınca velayet, anne ve baba evli ise her iki ebeveyn tarafından müştereken kullanılır. Eğer anne ve baba evli değilse, velayet genellikle anneye verilir. Ancak, babanın da velayet hakkı talep etmesi durumunda mahkeme, çocuğun menfaatini gözeterek karar verir. Ebeveynler boşanmışsa, velayet kime verileceği hususunda mahkeme çocuğun üstün yararını dikkate alır. Velayet hakkı kendisinde olmayan ebeveynin çocuğu görme, çocuk ile kişisel ilişki kurma gibi hakları bulunmaktadır. Ancak velayet hakkı kendisinde olan eş vefat ettiği zaman, diğer eş velayet hakkını doğrudan elde edememektedir. Çocuğun velayetini alan eş öldüğünde müşterek çocuğun velayet hakkı doğrudan sağ kalan eşe geçmemektedir. Bunun için mahkemeden yeni bir karar alınması gerekmektedir.

Yargıtay 2. HD. 2013/9920 E. 2013/14681 K. 29.05.2013 tarihli kararı şu şekildedir;

Toplanan delillerden, küçük V.'in anne ve babası arasında görülen boşanma davasında, tarafların boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayet hakkının anneye verilmesine karar verildiği ve bu kararın 11.01.2012 tarihinde kesinleştiği, annenin ise, 21.07.2011 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, müşterek çocuk V.'in velayet hakkının askıda olduğu ve yeni bir mahkeme kararı olmaksızın kendiliğinden babaya geçmeyeceğinin kabulü gerekir. Ana veya babası sağ olan çocuğun velayet altında tutulması, velayetin bunlardan birine verilmesi asıldır. Ancak; ana veya babanın velayet görevini yapamayacak durumda olması veya çocuğun velayet altında bırakılmasının, çocuğun fikri, bedeni, sağlık ve eğitsel gelişimi yönünden üstün yararına aykırı düşeceğinin anlaşılması halinde; çocuğun velayet altına alınmayıp, kendisine bir vasi atanması da mümkündür (TMK. md. 335). Bu bakımdan; mahkemece halen, dedesi ve anneannesi ile birlikte bir köye bağlı mezrada yaşadığı anlaşılan V.'in velayetinin babaya verilmesinin yukarıda açıklanan çocuğun üstün yararına uygun olup olmayacağı, babanın yaşadığı ortam koşulları da incelenmek suretiyle, uzman veya uzmanlardan (4787 sayılı Kanun md. 5) görüş alınarak, ayrıca davada dede A. Ü.'ya husumet düşmeyeceği (davadan) ilgili sıfatının bulunmadığı düşünülerek, V.'in halen askıda olan velayetine yönelik bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Velayet hakkı, ebeveynlerin çocukları üzerinde sahip oldukları en önemli yasal sorumluluklardan biridir. Çocuğun korunması, gelişiminin desteklenmesi ve refahının sağlanması amacıyla kullanılan bu hak, her durumda çocuğun üstün yararına hizmet etmelidir. Velayet davaları, çocuğun üstün yararının korunması amacıyla titizlikle yürütülen davalardır. Bu sebeple hukuki sürecin alanında uzman bir avukatla yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.

Saygılarımızla

Stj. Av. Gaye AMİKLİOĞLU & Av. Selçuk ENER

 

Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!