Dolandırıcılık Suçunun Fiil Unsuru


Yazar: Stj. Av. Osman Alp ÜNAL & Av. Selçuk ENER
04.10.2024 12:58:29
Dolandırıcılık Suçunun Fiil Unsuru

Dolandırıcılık suçu TCK 157. Maddesinde düzenlenmiş olup söz konusu madde hükümlerine göre suçun varlığı; hileli davranışın gerçekleştirilmiş, muhatabın aldatılmış, bu sebeplerle muhatabın malvarlığında bir azalma meydana getirilmiş ve hileli davranışta bulunan kişilerin bir menfaat elde etmiş olmasına bağlıdır.

Dolandırıcılık suçu çok hareketli bir suç olduğundan ve çoğunlukla belli bir zaman dilimi içerisinde icrai ve ihmali davranışlar bütünü sonucu ortaya çıktığından; suça konu davranışları yorumlarken, somut olguları değerlendirirken titiz olmak, somut gerçeğin aydınlatılması bakımından büyük önem arz etmektedir.

Hileli davranışın ne olduğu ve nasıl yorumlanması gerektiği kanunda gösterilmemiştir. Hileli davranışın ne olduğu ve nasıl yorumlanması gerektiği içtihatlara ve doktrine bırakılmıştır. Hileli davranış en kısa ve net şekilde açıklanacak olursa kişinin yanılgıya sevk edilmesidir. Söz konusu hileli davranışlar, kişiyi yanılgıya sevk etmeli ve aldatmaya elverişli olmalıdır, Kişiyi yanılgıya sevk edemeyecek davranışlarla dolandırıcılık suçu işlenemeyecektir. Gerçekleştirilen davranışın aldatmaya elverişli olup olmadığı ve dolayısıyla kişiyi yanılgıya sevk edip etmediği somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca hileli davranışlara rağmen muhatabın aldanmadığı hallerde suç gerçekleşmemiş olacak, somut olayın şartlarına göre dolandırıcılık suçuna teşebbüs gündeme gelecektir. Aldatılmamış muhatabın malvarlığı üzerinde gerçekleştirmiş olduğu tasarruf, hileli davranışın etkisiyle gerçekleşmiş kabul edilemeyeceği gibi, hileli davranışı gerçekleştiren kişiye de suçun objektif olarak isnat edilememesine yol açar.

Dolandırıcılık suçunun gündeme gelmesi için muhatap malvarlığının zilyetliğini kendi iradesi ile devretmelidir. Suçu işleyen kişi iradeyi hileli davranışlarla etkilemeli, malvarlığına dair yapılan tasarruf ise inşa edilen güven duygusuna istinaden gerçekleşmelidir. Bu kapsamda muhatabın tasarrufta bulunma iradesinin yokluğu dolandırıcılık suçunu ortadan kaldırır, somut olayın özelliklerine göre hırsızlık suçunu gündeme getirebilir.

Hileli davranışlar sonucu herhangi bir tasarrufun gerçekleşmediği hallerde ise yine dolandırıcılık suçu oluşmamış olacaktır. Dolayısı ile kuruluşu sırasında herhangi bir hileli davranış içermeyen bir sözleşmeye ilişkin borcu sonlandırmak adına yı sahte çek keşide edilmesi, dolandırıcılık suçunu değil, yalnızca belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır.

Yine dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için gerçekleştirilen hileli davranışla aldatılan kişi veya üçüncü bir kişinin zararına karşılık fail veya bir başka üçüncü kişinin zararına karşılık fail veya bir başkası lehine haksız bir menfaat sağlanmış olmalıdır. Hileli davranış ile söz konusu zarar menfaat dengesinin bozulması arasında bir nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Ayrıca zarar ve menfaat net bir şekilde tespit edilebilmelidir. Yani başkasında bulunan fakat malikinin kendi olduğu bir malı hileli davranışlarla alan bir kişi, muhatabın malvarlığında bir azalma yaratmadığı, yani zarar meydana getirmediği için dolandırıcılık suçunu işlememiş olacaktır.

Dolandırıcılık suçunun fiil unsurunu incelediğimiz bu yazımızda da görülecektir ki Ceza Hukuku oldukça hassas ve uzmanlığı gerektiren bir alandır. İhtiyacınız halinde bu alanda uzman bir avukatla beraber yol almak, hak ve zaman kaybı yaşamamanız adına oldukça önemlidir.

Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!