Eşyaya Yeltenilmedikçe Hırsızlığa Teşebbüs Dahi Oluşmaz
Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesi “Kişi işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” hükmü ile teşebbüs kavramını tanımlamıştır. Elverişli fiiller ile suçun icrasına başlanıp, suçun elde olmayan sebeplerle tamamlanamaması durumunda teşebbüs hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
Hırsızlık suçu ise, Türk Ceza Kanunu'nun 141. maddesinde “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak” şeklinde düzenlenmiştir. “Almak” kavramı ile anlatılmak istenen ise malın zilyedin tasarruf alanından çıkarılıp failin tasarruf alanına girmesidir. Suç konusu eşya üzerinde egemenlik kurma arzusunu yansıtan icrai bir davranış ile suçun icrasına başlamış kabul edilecek, yine suç konusu eşya üzerinde egemenlik kurulduğunda da suç tamamlanacaktır.
Başka bir eve ya da işyerine izinsiz girmeye çalışan, hatta evinya da işyerinin kapısını özel aletlerle kırıp, içeriye girmek üzere olan bir kişi, malikin gelmesi üzerine eve ya da işyerine giremeyip kaçması durumunda “hırsızlık suçuna teşebbüs” gündeme gelir mi? Bu sorunun cevabını Yargıtay Ceza Genel Kurulu karara bağladı
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/340 E. 2012/209 K. 22.05.2012 tarihli kararında;
“…Sanığın suç yerine işyerinin daraba kilitlerini kırıp girerek hırsızlık yapmak amacı ile geldiği anlaşılmıştır, ancak 5237 sayılı TCK’nın getirdiği suç teorisi uyarınca failin kastının amacının ya da saikinin cezalandırılabilmesinin ancak kanunda bu yönde açık bir hükmün varlığına bağlı bulunmaktadır. Sanığın düşüncesi değil fiili ceza davasının konusunu oluşturur. Buna göre sanığın hırsızlık suçuna teşebbüs suçundan cezalandırılabilmesi için suçun unsurlarından olan maddi davranışları doğrudan doğruya icraya başlayıp başlamadığının tespiti gerekir.
5237 sayılı TCK’nun 35/1. maddesi uyarınca; ‘Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur’.
Bu madde hükmü uyarınca; bir kişinin teşebbüs hükümleri uyarınca sorumlu tutulması için işlemeyi kast ettiği suçu ‘doğrudan doğruya icraya başlaması’ gereklidir. Suçun hazırlık hareketleri niteliğindeki fiiller suça teşebbüs kapsamında cezalandırılamaz. Failin işlemeyi kast ettiği suçun ne olduğuna değil fiilinin ne olduğuna bakılmalıdır. TCK’nun 142/1-b maddesinde suça konu eşyanın bulunduğu yere göre bir düzenleme yapılmıştır. Bu maddede öngörülen düzenlemede failin malın bulunduğu yere girmesinin bir önemi yoktur. Yani fail, hırsızlık konusu malın bulunduğu yere girmeden malı çalar ise yine bu madde kapsamında cezalandırılacaktır. Örneğin zemin katta bulunan bir konutun içerisinde muhafaza altına alınmış bir el çantasını dışarıdan uzattığı bir sopa yardımı ile çekip alan failin fiili TCK’nun 142/1-b maddesi kapsamında değerlendirilecektir. Hal böyle olunca, fail, bina veya eklentileri içerisinde muhafaza altına alınan bu malı çalmak için binaya girer ise konut veya işyeri dokunulmazlığını ihlal, içeriye girmek için kapıya takılı kilitleri kırar ise mala zarar verme suçlarını işlemiş olur. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalara göre; herkesin girip çıkmasına izin verilmemiş bina içerisinde (somut olayda işyerinde) muhafaza altına alınmış bir malı çalmak için işyerinin kapısına gelip kilitlerden ikisini kıran fail mala zarar verme suçunu işlemiş ve tamamlamış, işyerine girmeye çalışarak işyeri dokunulmazlığını ihlal suçuna teşebbüs etmiştir. Ancak fail henüz hırsızlık suçunu doğrudan doğruya icraya başlamamıştır. Bu nedenle failin fiili hırsızlık suçuna teşebbüs olarak cezalandırılamaz. Failin niyetinin hırsızlık olması sonucu değiştirmez zira kanun failin niyetini değil fiilini cezalandırmaktadır.”
Şeklinde içtihat etmiştir. Bu kapsamda failin kastı hırsızlık olsa dahi, hırsızlık suçuna dair icrai harekete başlanmamış olması teşebbüs hükümlerinin uygulanmasının önüne geçeceğinden, yalnızca konut dokunulmazlığı ve mala zarar verme suçları gündeme gelebilecektir.
Ceza hukuku teknik uzmanlığı gerektiren önemli bir alandır. Hak kaybı yaşamamanız adına bu alanda uzman bir avukat yardımından faydalanmanız gerektiği kanaatindeyiz.
Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!