Islah Tarihinin Dava Tarihi Esas Alınarak Hesaplanması Gerekmektedir


Yazar: Av. Bilge İŞ & Av. Selçuk ENER
08.07.2024 15:05:26
Islah Tarihinin Dava Tarihi Esas Alınarak Hesaplanması Gerekmektedir

Kadın eşin başka bir sebeple açtığı davasını ıslah ettiği fakat olayın üzerinden 6 ay geçmesi sebebiyle davanın yasla süresi içerisinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Bu karar Yargıtay tarafından bozulmuştur. Zira zina olayının gerçekleştiğine kanıt olarak açılan savcılık dosyasında eylem tarihi ve dava tarihi arasında 6 aydan az süre bulunmaktadır. Dava dilekçesinin ıslahı söz konusu olduğu için hak düşürücü sürenin geçip geçmediği dava dilekçesi tarihine göre tespit edilecektir. Bu sebeple bu olayda hak düşürücü süre geçmemiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi,  2022/3225 E. 2022/6752 K. 5.07.2022 tarihli kararı şu şekildedir.

“…1-Davalı erkeğin kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı davasının kabul edilmesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Davacı kadın, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak açtığı davasını ıslah etmiş ve zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenleriyle boşanma kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 11/11/2020 tarihli ve 2019/534Esas, 2020/537Karar sayılı kararla; tarafların zinadan(TMK m.161) boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiş; kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması(TMK m.166/1) davası yönünden ise hüküm kurulmamıştır. Hükme karşı sadece davalı erkek tarafından boşanma(TMK m.161) ve ferileri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Erkeğin istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesi; kadının zinaya dayalı davası yönünden hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından reddine karar verilmesi gerektiği ve yine kadının 166/1’e dayalı davası hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığından bahisle; kararın kaldırılması ile dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Akabinde, ilk derece mahkemesince her iki davanın reddine karar verilmiş ve kadının her iki dava yönünden istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, bölge adliye mahkemesi kadının TMK m.166/1’e dayalı davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine hükmetmiştir. Hüküm taraflarca yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz edilmiştir.

İlk derece mahkemesinin 2019/534Esas, 2020/537Karar sayılı kararıyla kadının sadece zina(TMK m.161) davası yönünden hüküm kurulmuş ve kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması(TMK m.166/1) davası hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmediğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurulmamıştır. İşbu karara karşı erkeğin yaptığı istinaf başvurusu da kadının zinaya dayalı davası ile feri taleplerinin kabul edilmesine yöneliktir. Bir başka deyişle, erkeğin kadının TMK m.166/1’e dayalı davası hakkında hüküm kurulmaması yönünden bir başvurusu bulunmamaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesinde istinaf incelemesinin, kamu düzenine aykırılık görülen haller dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya baska bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Bu itibarla, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davası hakkında hüküm kurulmaması yönünden taraflarca bir kanun yolu başvurusunda bulunulmamasına karşın, bölge adliye mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

2-Davacı kadının zina hukuki sebebine dayalı davasının reddedilmesine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

İlk derece mahkemesinin 2021/284Esas ve 202/657Karar sayılı kararıyla kadının zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davalarının reddine karar verilmiş ve işbu karara karşı kadın tarfından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, görevli Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2022/41Esas ve 2022/42Karar sayılı kararda“...kadının 25/12/2019 tarihli cevaba cevap dilekçesi ekinde birtakım adli soruşturma evrakı sunarak erkeğin sadakatsizliğine vakıa olarak dayandığı, bu durumda eşin zinasını öğrenme tarihinin en geç cevaba cevap dilekçesinin verildiği tarih olan 25/12/2019 olduğu, kadının TMK m.166/1’e dayanan davasını 15/10/2020 tarihinde ıslah ederek TMK m.161 ve 166/1’den boşanma kararı verilmesini talep ettiği, ıslahın öğrenme tarihinden itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içinde yapılması gerektiği, öğrenme tarihi ile ıslah tarihi arasında 6 aydan fazla zaman geçtiği, davanın ilk önce TMK m.166/1’e dayalı olarak açılması sebebiyle hak düşürücü sürenin durduğu ve kesildiğinden söz edilemeyeceği....” belirtilerek davacı kadının bu yöne ilişkin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

Davacı kadın, 05/10/2019 tarihinde evlilik birliğinin temelinde sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş, 15.10.2020 tarihli usule uygun ıslah dilekçesi ile davasını zina(TMK m. l61) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması(TMK m. 166/1) hukuki nedenine dayalı boşanma davası olarak ıslah etmiştir. Davacı kadının ıslah dilekçesi incelendiğinde talebin dava dilekçesinin ıslahı niteliğinde olduğu, bu durumda TMK’nın 161. maddesinde belirtilen 6 aylık hak düşürücü sürenin davanın açıldığı tarihe göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Davacı kadın dava dilekçesinde “sadakatsizlik” vakıasına dayanmış ve süresi içinde sunduğu cevaba cevap dilekçesi ekinde de “erkeğin yabancı uyruklu bir kadınla üç gün aynı evde yaşadığı ve maddi olarak dolandırıldığı” iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığına sunmuş olduğu ihbar dilekçesi ile adli soruşturma evrakını sunmuştur. Adli soruşturma evrakının tetkikinde suç tarihinin 21/06/2016 olduğu ve işbu davanın açıldığı tarih(05/10/2019) itibariyle 6 aylık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmakta olup; HMK m.177/1’e göre ıslah talebi de tahkikatın sona ermesine kadar her zaman yapılabilir. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin zina hukuki nedenine dayalı olarak açılan davada verdiği hükme yönelik istinaf başvurusunun esası incelenecek yerde, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”

Yukarıdaki içtihattan anlaşılacağı üzere bazı sebeplere dayanılarak açılan boşanma davalarında hak düşürücü süre mevcut olup belirli bir süre sonra bu sebebe dayanılarak bu davalar açılamamaktadır. Fakat bazı hukuki bilgilere sayesinde bu engeller atlatılabilmektedir. Bu sebeple dava açılırken bu hususa önem verilmeli ve gerek dava öncesi gerekse dava sırasında ve hatta davadan sonra da bir avukata danışılması veya sürecin bir avukat ile yürütülmesi elzemdir.

Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!