Trafik İdari Para Cezalarına İtirazların Bireysel Başvuru Bağlamında Değerlendirilmesi
Özellikle son yıllarda trafik cezalarındaki önemli artış, trafik kurallarını ihlal eden sürücüleri ve araç sahiplerini ekonomik olarak zorlamaktadır. Trafik cezalarının azlığı mı yoksa eğitim seviyesi midir trafik kazalarına sebep olan en önemli unsur bilinmez ama bu kadar yüksek cezalarla karşı karşı kalındığında neler yapılabilir bu yazıda bunu inceleyeceğiz.
Trafik idari para cezasına karşı başvuru merci, Sulh Ceza Hakimlikleridir. Eğer yetkili adliyede birden fazla Sulh Ceza Hakimliği varsa, trafik cezalarına itirazlara bakmakla yetkilendirilmiş olanı itirazları çözmektedir.
Trafik idari para cezasına yapılan itirazın Sulh Ceza Hakimliğince reddi halinde, bu karara karşı itiraz merci, numara olarak sonraki Sulh Ceza Hakimliğidir. İtiraz mercinin itiraz üzerine verdiği karar KESİNDİR. Zaten pratikte itirazın reddi kararına karşı yapılan itirazların kabul gördüğü pek söylenemez.
Trafik idari para cezalarına yapılan itirazlarda karşılaşılan en önemli sorun kanaatimizce ispata ilişkindir. Zira, ihlale dair resmi görevlilerce tutulan tutanakların aksinin ispat edilebilmesi oldukça güçtür. Çünkü Hakimlikler, tutanağının aksini yine aynı kuvvette bir delil ile ispatlanabileceğini kabul etmekte, itiraz edene savunmasını ispatlama şansı tanımamaktadır.
Örneğin; kolluk tarafından sürücünün dur uyarısına rağmen durmadığı, elinde telefon ile konuştuğu ve hatta ard arda kontrolsüz şerit değiştirdiğine yönelik iddiası üzerine tutulan tutanağın aksi nasıl ispatlanabilecektir?
Kanaatimizce ispat yükünün idarede olması ve MK 6. Maddesinin de gereği olarak, ihlalin tutanak dışında delillerle de ispat edilmesi gerekmektedir. Kontrol noktalarında bulunan mobese kayıtlarının itiraz üzerine Hakimliğe sunulması ya da kontrol noktalarına yerleştirilecek bir kamere ile ihlallerin videolu kayda alınması ile bu kaydın Hakimliğe ibrazı suretiyle ihlalin ispatı gayet mümkündür. Ancak idarece sadece tutanak ve anlık görüntünün Hakimliğe iletilmesi ile yetinilmekte ve Hakimliklerce de tutanağın aksi ispat edilene kadar resmi belge olduğu ve anlık kamera görüntüsü ile de ihlalin ispat edildiği kabul edilmektedir. Böyelikle tutanağı tutan memurların keyfi veya gerçeğe aykırı kasti davranıp davranmadığı denetim dışı bırakılmış olmaktadır. Bunun diğer bir boyutu da, Anayasal hak ve özgürlükle bakımından yarattığı sorundur.
Trafik idari para cezasına itiraz eden kişinin savunmasını ispatlaması için gerekli imkan tanınmaması, celbini talep ettiği kamera kayıtlarının celbedilmemesi savunma hakkını kısıtlamakta, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı bağlamında silahların eşitliği ve mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açmaktadır.
Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinde kanaatimizce şüphe yoktur. Nitekim bu konuda verilmiş birçok başvuru ve ihlal kararı bulunmaktadır. Ancak ihlal edildiğini düşündüğümüz diğer bir hak ise mülkiyet hakkıdır. İlk bakışta doğrudan ihlal edildiği söylenemese bile, adil yargılanma hakkının ihlali neticesin de ödemek zorunda kalınan ceza ile başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale olduğunu söylemek çok zor değildir.
Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinin en belirgin ispatı ise, paranın alım gücündeki değer kaybıdır. AYM’nin, adil yargılanma hakkının ihlaline karar vermesi neticesinde vereceği karar, yargılamanın yenilenmesidir. Zira ihlalin sonuçları bu şekilde ortadan kaldırılabilecektir. Ancak yaklaşık üç yıl süren bireysel başvuru sonrası verilecek ihlal kararı üzerine yeniden yargılama yapılarak itirazın kabulüne ve ödenen cezanın iadesine karar verilmesi halinde dahi başvurucunun mülkiyet hakkı korunmuş olmayacaktır. Zira, aradan geçen yaklaşık dört yılda, paranın alım gücünde oluşacak azalmanın da manevi tazminat yoluyla giderilmesi gerekecektir. Aksi halde verilen ihlal kararı neticesinde yeniden yargılama yapılması ile de mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçları ortadan kalkmış olmayacaktır.
Bireysel başvuruların kabul edilebilirliği kriterlerine son yıllarda Anayasal önem kriteri de eklenmiş ve Anayasal öneme sahip olmadığı düşünülen başvuruların reddine karar verilmektedir. Ancak AYM’nin ihlal kararına rağmen derece mahkemelerinin aksi yönde kararlarda ısrar etmesi halinde de Anayasal önemin var olduğu kabul edilmektedir. Nitekim trafik idari para cezalarına yapılan itirazlar üzerine Sulh Ceza Hakimliklerince tutanağa adeta kutsarcasına itibar edilmesi ve aksini ispat hakkının dahi tanınması şeklinde yerleşen hukuka aykırı uygulamanın, Anayasal önem kriterini karşıladığı izahtan varestedir.
Binnetice, derece mahkemelerinin hukuka aykırı uygulamaları ile adil yargılanma hakkının ihlal eden kararlarının ancak AYM tarafından ısrarla vereceği ihlal kararları ile değişeceği kanaatindeyiz.
Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!