Velayet Hususunda Karar Vermeden Önce Çocuk Psikiyatrist Görüşü Mutlaka Alınmalıdır
Velayet konusunda karar verilirken sadece sosyal inceleme raporu alınıp çocuk psikiyatristinden görüş alınmadan karar verilmesi eksik incelemedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2022/4222 E. 2022/6217 K. 23.06.2022 tarihli kararı şu şekildedir.
“…Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından ortak çocuk ile baba arasında kurulan yatılı kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Velâyet ve kişisel ilişki düzenlenirken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür
Karşılıklı açılan boşanma davalarında ilk derece mahkemesince kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuk 2011 doğumlu Tuanna Nur’un velayetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Bu karar hakkında taraflarca istinaf kanun yolu inceleme talebinde bulunulmuş, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı karşı davalı anne tarafından kişisel ilişki yönünden temyiz edilmiştir.
Dosyada velâyet ve kişisel ilişki konusunda 11.02.2019 tarihli ilk raporda anne ve çocukla görüşülmüş, çocuğun babası hakkında konuşmayı reddettiği bu konuda sorulan sorulara yanıt vermediği, ek raporda baba ile yapılan görüşme neticesinde; babanın tutarsız ifadeleri olduğu doğal olmayan bir tutum sergilediği, tarafların birbiri hakkında ihmal istismar iddiaları nedeniyle velayete ve kişisel ilşkiye uygunluk açısından psiyatrik değerlendirme ile rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalı erkek hakkında 24.09.2020 tarihli Sağlık Balanlığı İstanbul Prof Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden alınan heyet raporunda ise; davalının halen vesayeti gerektirecek nitelikte akıl hastalığı yada zayıflığının saptanmadığı, kişisel ilişki kurulması konusunda çocuğun çocuk psikiyatrisi tarafından dava dosyası ile birlikte ayrıntığı değerlendirilmesi neticesinde karar verilmesinin uygun olacağı belirtilmiştir.
Her ne kadar yargılama sırasında velayete ilişkin birden çok kez sosyal inceleme raporu alınmış ise de; bu rapor içeriklerinden de anlaşılacağı üzere çocuk hakkında baba ile kurulacak kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmayacağı hususunda çocuk psikyatrisi tarafından inceleme ve değerlendirme yapılmamış olup raporların yeterli olmadığı görülmektedir. O halde, tarafların birbiri hakkındaki iddiaları da dikkate alınarak baba ile çocuk arasında kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmayacağı, kişisel ilşkinin yatılı kurulup kurulamayacağı hususlarında çocuk psikiyatrisi tarafından geniş kapsamlı inceleme yaptırılarak rapor alınması, ortak çocuğun kendisi ile kurulacak kişisel ilşki hakkında beyanı da alınmak sureti ile sonucuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir…”
Yukarıdaki içtihattan anlaşılacağı üzere velayet hususu hassas bir durum olup bu konuda mahkemeler de eksik inceleme yapabilmektedir. Bu eksik incelemeler sonucu karar üst mahkemeden dönmekte ve süreç oldukça uzamaktadır. Bu sebeple dava sırasında ve hatta öncesinde neyin gerekli olduğu hususunun bilinerek sürece başlanması gerekmektedir. Bu sebeple dava açılırken bu hususa önem verilmeli ve gerek dava öncesi gerekse dava sırasında ve hatta davadan sonra da bir avukata danışılması veya sürecin bir avukat ile yürütülmesi elzemdir
Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!