Yıllık İzin Kullanılmadığı İddia Edilmesi Halinde Davacı İsticvap Edilmelidir
İş hukuku ilkeleri uyarınca, yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverenine aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Bu doğrultuda çok uzun süre yıllık izin kullanılmadığı iddia edildiğinde davacı isticvap edilmelidir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2020/8346 E. 2021/4297 K. 18.02.2021 tarihli kararı uyarınca;
"Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin 1992 yılı ...'da davalı şirketin ... adlı işyerinde işe başladığını, 30.09.2016 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, sigortasının 2 yıl sonra başlatılarak primlerinin asgari ücret üzerinden yatırıldığını, işyerinde dondurma yapım satım işleri yaptığını, ücretinin asgari kısmı banka kanalı ile kalanının elden ödendiğini, en son net 3000 TL ücret aldığını, yemek ücreti olarak 300 TL elden ödendiğini, çalışmanın gündüz 14.00'de başlayıp gece 03.30'a kadar devam ettiğini, 7 gün bu şekilde çalıştığını, ulusal bayram genel tatil günleri dahil çalıştığını, eylül 2016 ücretinin eksik ödendiğini, işe girdiği tarihten bu yana izinlerinin hiç kullandırılmadığını, haklı neden olmaksızın iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili; davacının 1994 tarihinde iş başı yaptığını, 1996 yılında askere gitmesi sebebi ile 57 gün sigortalı çalıştığını, 15.04.1998 yılında askerlik dönüşü iş başı yaparak çalıştığı toplam sürenin 195 gün olduğunu, 31.12.1999 tarihinde ayrılarak başka firmalarında işe giriş yaptığını, 22 ay sonra 31.09.2001 tarihinde yeniden çalışmaya başladığını, 31.12.1999 tarih öncesi herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, 11.01.2011 tarihinde işten ayrılmak istediğini belirtmesi üzerine ibraname ile 8796.04 TL ödendiğini, ibra ettiğini, 01.07.2012 öncesi kıdem tazminatı aldığı için ibraname ile bağlı olduğunu, bu tarih öncesi zamanaşımı defi ileri sürdüklerini, eylül ayı 05.09.2016 -14.09.2016 arası raporlu olduğu için ücretinin 924.97 TL olarak banka hesabına yatırıldığını, bu talebin reddi gerektiğini, 14.00-03.30 arası çalışma iddiasının mümkün olmadığını, işyerinde 24.00'e kadar çalışma ruhsatı bulunduğunu, davacının 15.30-24.00 arası 1 saat ara ile çalıştığını, fazla çalışması bulunmadığını, 02.09.2016 tarihinde sigara içerek çalıştığına ilişkin resimlerini sosyal medya hesabında paylaştığı, 28.08.2016 tarihinde canlı yayın yaptığı, diğer çalışan ... ile bu durumu açıklaması istendiğinde tartıştığını, 03.09.2016 tarih itibari ile işe gelmeyerek ayrıldığını, Sayfa 1/3 05.09.2016-14.09.2016 tarihine kadar raporlu olduğu ve rapor bitimi işbaşı yapmayarak çalışmayan davacının 30.09.2016 tarihine kadar işvereni oyaladığını, bu tarih itibari ile çıkışı yapıldığını kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti : Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, davalı tarafın istinaf başvurusundaki itirazlarını karşılamak üzere aldırılan 04.02.2020 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak davacının hizmet süresinin 01.01.1994- 31.12.1999 ve 07.02.2000- 30.09.2016 tarihleri arası 20 yıl 2 ay ve 23 gün olduğu kabul edilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun madde 353/1-b.2 hükmü gereğince kıdem tazminatı ve yıllık izin ücret alacağı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulmuştur. Temyiz: Bölge Adliye Mahkemesinin kararını yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe: 1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür. 2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasındadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Somut olayda; dondurma işi ile uğraşan davacı her gün gündüz 14.00’da başlayıp gece 03.30’e kadar çalıştığıni iddia etmiştir. Davalı taraf ise 14.00-03.30 arası çalışma iddiasının mümkün olmadığını, işyerinde 24.00'e kadar çalışma ruhsatı bulunduğunu, davacının 15.30-24.00 arası 1 saat ara ile çalıştığını, fazla çalışması bulunmadığını savunmuştur. Yargılama sırasında dinlenen davacı ... ..., 1995 yılından itibaren 5 yıl davacı ile aynı işyerinde çalıştığını davacının daha sonra dondurma bölümüne başka şubeye geçtiğini beyan ederken diğer davacı ... ..., 2012-2016 yılları arası davacı ile birlikte çalıştığını, davacının dondurma 9. HD., E. 2020/8346 K. 2021/4297 T. 18.2.2021 Sayfa 2/3 kendisinin lokanta işinde olduğunu onlara yemek verdiğini, her gün davacıyı gördüğünü, akşam 18.00-20.00 arasında davacının işyerine yemek vermek için pazar dahil gittiğini beyan etmiştir. Davalı tanıklarından ... davacıdan farklı bir şubede 2004 yılında işe başladığını ve davacı ile birlikte bir yıl aynı işyerinde çalıştığını ancak tarihini bilmediğini ifade etmiştir. Davalı ... ... ise kendisinin de davacı gibi dondurma işi yaptığını, 2005 yılında çalışmaya başladığında davacının çalıştığını beyan etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava zamanaşımı defi dikkate alınarak davacının 25.10.2011- 30.09.2016 tarihleri arası tanık beyanlarına göre 14.00-24.00 arası 1 saat ara dinlenme ile haftalık 9 saat fazla çalışma yaptığı kabulü ile yapılan hesaplama mahkemece hüküm altına alınmış ise de isabetli olmamıştır. Tanıklar ancak kendi çalışma dönemlerindeki çalışma şekli ile ilgili bilgi sahibi olabilirler ve tanıklıklarına ancak kendi çalışma dönemleri ile sınırlı olarak itibar edilebilir. Oysa, davacı ... Medet Öz'ün çalışma döneminin zamanaşımına uğrayan 2011 yılı öncesine ait olduğu, diğer tanık ...'ın yemek götürdüğü saatler itibari ile davacının işe giriş ve çıkış saatlerini bilebilecek durumda olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı iddia ettiği saatler arasında çalıştığını davacı tanıkları ile ispatlayamadığı, davalı ... ... beyanına göre de, 15.30-24.00 saatleri arası çalışmada 1 saat ara dinlenme düşülmesi sonucu fazla çalışma bulunmadığı anlaşılmakla, ispatlanamayan fazla çalışma ücret alacağının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir. 3- 4857 sayılı İş Kanununun 59.maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde izinlerini kullanamadığını iddia etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda Sosyal Güvenlik Kurum kayıtlarına göre 01.01.1994- 31.12.1999 ve 07.02.2000- 30.09.2016 tarihleri arasında iki dönem halinde çalışmasına esas 20 yıl 2 ay ve 23 gün hizmet süresi üzerinden 394 gün izin hakkı bulunduğu tespit edilerek hesaplanan yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacının yirmi yılı aşan süre ile çalışmasına rağmen izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının çalışma süresi boyunca herhangi bir zamanda yıllık ücretli izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün kullandığı hususu açıklattırılarak davacı beyanı ile birlikte tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi."
Ener Avukatlık Bürosu ile +90 212 570 4046 numaralı hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz!